30 Aralık 2013 Pazartesi

mutlu yıllar:)


tüm dileklerinin gerçek olduğu unutulmaz bir 2014 dilerim^^

24 Aralık 2013 Salı

içimdeki minik kalp:)

işte "neden eskisi kadar sık çizmiyorsun?" sorularının cevabı :)


hala buna inanmakta güçlük çeksem de topu topu 2 ay kadar sonra gerçekten anne oluyorum galiba^^ 
bizi bekleyen bambaşka bir hayata hazırlanmaya çalışıyoruz biz de. 
şuan resmen karnımdaki minik tekmeler eşliğinde yazıyorum bunları. her tekmesi ayrı mutluluk sebebi acayip bir süreç işte. ilk başlarda varlığının elimizdeki tek somut kanıtı olan çift çizgili test çubuğuna bakar dururduk saatlerce:) sonrasında ultrason fotoğraflarını ezberlemek aldı sırayı ve şimdi de onu hissedebilmek.


hayatımda kendime bu kadar dikkat ettiğim bir dönem olmamıştı hiç. ne yediğime, ne içtiğime, ne giydiğime her şeyime aşırı dikkat eder oldum. sorumluluk duygusu minik oğlumla birlikte birden içime yerleşti sanki. bir de içgüdülerim... hamilelik yaşayan herkes çok iyi bilir bu dönemde herkes size bir tavsiyeler akıllar fikirler verir. hamilelik yaşasın yaşamasın mutlaka bir diyeceği vardır herkesin. ben sadece iç sesimi dinledim ve tabi doktorumu. 
neyseki şimdiye kadar sıkıntılı bir hamilelik geçirmedim. (başlarda çok da abartılı olmayan bulantılar dışında) şimdilik her şey yolundaydı umarım bundan sonrası da yolunda ilerler ve sağlıklı bir şekilde kavuşuruz birbirimize  bir de alınan kilolar var tabi şimdilik 11 kilo aldım. baya yanaklı gıdıklı kollu bir göksuq var artık ama tabi ki kendimi öyle çizmiyorum. henüz hiç aşerme durumu da olmadı. bunca ay gecenin bir yarısı kalkıp saçmasapan bir şey için kocayı market market gezdirmek tek hayalimdi ama cık daha olmadı öyle bişiy.

son olarak isteyen herkesler bu duyguyu bir gün yaşar umarım. dinimiz amin


3 Aralık 2013 Salı

bazen sadece çok sıkılırsın dostum!

bazen mutluluktan ağzım kulaklarımda iş yaparken bazen sıkıntıdan patlayarak çatlayarak yapıyorum. bazen saatler yetmiyor bazen dakikalar geçmiyor...

bir aralık ayı, günlerden salı, saatlerden mesai bitmesine 5 dk kala saatiydi. ofis 5 dk içerisinde boşalacak, zavallı göksuq herkese iyi akşamlar dedikten sonra karanlık ofiste tek başına kalacaktı. (istese ışıkları açabilirdi aslında ama sadece bilgisayardan süzülen ışık daha çalışkanmış gibi görünmesine sebep olduğundan bunu yapmayacaktı) sadece 15 dakiklık yolu yürümeye üşendiğinden 30 dakika boyunca yapayalnız bir şekilde parlak ekrana alık alık bakarak kocasının gelip onu almasını bekleyecekti...