30 Aralık 2011 Cuma

hobaa!!

yıl sonu postu:)
garip ama gerçek bir durum var o da: istediğim bir şeyi çizdiğim zaman gerçek oluyor. hayır canım super girl olmadım tabiki. olabilecek şeyler yani. büyük şeyler için denemedim daha. bu illüstrasyonu da bir şey için çizdim. o şey olmuşta onu kutluyormuşuz işte...
aslında yeni yıldan büssürüü şey istiyorum ama çoğu şey bir şeye bağlı o yüzden bi tanecik şey istiyorum. (ne gizemli kızım) üstelik hemen olsun istiyorum. madem ilk kez içimde bir coşku hissettim yeni yılla ilgili o da bir kıyak yapsın artık bana. yok yok herkese yapsın. 

umarım her şey senin de istediğin gibi gider bu yıl:)
haydi mutlu yıllar!

21 Aralık 2011 Çarşamba

illüstrasyon!

bu yazıyı illüstrasyona merakı olanlar için hazırladım. çünkü bana sık sık nerden nasıl başlamaları gerektiği tarzı sorular geliyor. ben usta değilim tabiki daha yolun başında biriyim. 
kimseyi yanlış yönlendirmek istemem. 
ama "en iyisi kız kendimi anlatayım belki birine bi faydamız olur" dedim.

çoğu insana garip geliyor  bebeyken başladığımı sanıyorlar ama 
ben çizmeye taaa lise de falan başladım.
aslında çizmek bile denemez. graffiti olayına merakım vardı. 
oraya buraya graffiti için karamalar yapardım sadece. (bi şeye de benzemezdi o ayrı)
doğru düzgün elime kağıdı kalemi alışım liseyi bitirir bitirmez gittiğim desen kursunda oldu.
ve inan o zamana kadar resimden hele ki resim derslerinden bildiğin nefret ederdim.
belki hep aynı resimleri yapmamızı zorunlu tuttuklarından bilemiyorum artık. yani her öğretmenler gününde öğretmenler günü resmi her bilmem ne yıl dönümünde onun resmi falan hiç heyecan vermezdi bana yaa. hep resim derslerine boş ders muamelesi yapardım. okulu asıcaksam o derse denk getirirdim. 
tabi ben böyle bi öğrenciyken birden güzel sanatlar fakültesine gitmek istediğimi öğrenen ailem bu fikre pek şaşırmıştı. kendi kararlarıma güvendiklerinden sen bilirsin dediler. ben de desen kursuna başladım.
bir yıl kadar kursa devam ettikten sonra sınavlara girdim ve kazandım. ve işte burdayım. her gün çiziyorum. 

tabi hiç eğitim almamış ve kendi kendine gelişen ve müthiş işler çıkaran illüstratörler yok diyemem ama
iyi illüstrasyonlar için bence mutlaka bir desen eğitimi gerekli. bir şeyi illüstre edebilmek için o şeyi iyi tanımak gerekir. önce gördüğünü doğru çizmelisin ki sonra deforme edebilesin. 
bence bu işin yetenekle metenekle pek bi alakası yok. böyle söyleyince kızanlar oluyor ama bence öyle.   gerçekten çizmek istiyorsan çok çalışırsın (çalışmayı zorunda olduğun için değil bunu istediğin için yaparsın) ve çok çalışmak mutlaka bir başarı getirir.
sonra çok araştırmalısın internet sağolsun acayip güzel işleri oturduğumuz yerden görmemizi sağlıyor. farklı tarzlar görüp incelemek mutlaka fayda sağlayacaktır tarzını bulmakta.
(bak bunlar hep bence... sadece konu hakkında fikirlerim)




12 Aralık 2011 Pazartesi

namaste!

bu kız durup dururken sürekli durup durmak nedeniyle yogaya başladı!
bütün gün masa başında oturup hareketsiz kalmaktan bıktım artık.
belimdeki fıtık nedeyiyle de istediğim sporları yapamıyorum.
ben de ofis arkadaşım betül' ün başlaması ve kendini iyi hissetmesi sayesinde çiçocuumu da kolundan tutup hooop soluğu onun gittiği yoga merkezinde aldım. (zaten kız ne yapsa arkasından koşa koşa gidiyorum. ne giyse gidip aynısını alıyorum. ne yese ben de isterim diyorum kih kih tam bir gıcık kız çocuuuyum)

neyse efendim zamanında annemin sağlıklı yaşam merkezi olduğu ve o merkezin çatı katı benim  atölyem olduğu halde bu zamana kadar hiç bir merak, ilgi, eğilim belirtisi göstermemiş olan benden bahsediyorum.
aynı evin içinde yoga dersi verilirken ben yukarda resim yapar takılırdım da göz ucuyla kapıdan dahi bakmazdım. o zaman tabi hareket halindeydim sürekli. bana iç bayıcı gelirdi bütün olanlar. amaaa
hiç öyle değilmiş tabi. her bir kasın ayrı çalışıyor. iyi  hissettiriyor. 
(yalnız meditasyon işinin içine giremiyorum bir türlü. ne kadar saçma sapan şey varsa anca onlar doluşuyor göksuk kafasının içine. sarı küreye falan ulaşamadım daha^^)

böyle sakin sakin, huzur dolu sesi ve yüzü olan dünyalar tatlısı bir hoca ile çalışıyoruz.
(benim fıtık nedeniyle bazı hareketlerde özel muamele de görüyorum^^)

eğer ilgisi olan varsa diye hocamızın yoga ile ilgili güzel yazılar yazdığı linkini de takdim ediyim kaçıyım:)

nameste^^


9 Aralık 2011 Cuma

şimdi de noel baba oldum!

madem ankara' ya kar yağdı o zaman "yaşasın yılbaşı" havasına girebilirim:)
şimdi tarihe bakınca birazcık erken oldu galiba... ama ilk defa bu kadar coşku varken içimde neden bekliyim ki?  şimdiye kadar hiçbir şey hissetmedim ben mevzuyla alakalı. o yüzden şaşırdım kendime.
bu sene olmasını beklediğim çok değişiklik var hayatımızda çok yenilik var. belki ondan bilmem... artık bir an önce gelsin şu 2012 istiyorum:) hem bakarsınız bu kadar noel babaya sarmışken o da bana yapar bana bi kıyak;) istediğim her şeyi bir pakette toplar bırakır başucuma. paketi açınca her şey değişiverir... bunca zaman umutla beklediğimiz her şey oluverir... gökten üç elma düşer...
oha! resmen duygusal yazı yazıcaktım^^
neyse ucuz atlattık:)
huh!


8 Aralık 2011 Perşembe

ho ho ben yaptım!

keçeden sallamasyon noel baba yaptım.
aslında çok ZOR bi iş ama başardım işte^^ hı hı çok güzel oldu.
(ve biliyorum fotoğraf fecii kaliteli. hep böyle kaliteli işler yaparım ben. kih kih)

5 Aralık 2011 Pazartesi

süper!

cumartesi günü her yere yetişebilmek için hiper süper güçlere ihtiyacım vardı.
ben de acil durumlar dışında kullanmadığım süper güçlerimden yardım istedim
ta ta ta tam! 
(dönüşüm esnasında objektiflere poz vermeyi ihmal etmedim tabiki)
ve sonuç:
evet istediğim her yere yetiştim! fazlasını bile yaptım.
bu aralar çok sık post girmemin sebebinde de süper güçlerin payı büyük
bir sonraki posta kadar herkese süperlikler dilerim;)

1 Aralık 2011 Perşembe

şikayet var nokta com!

vişneli turtalı duş jeli!
yapmayın kardeşim şöyle vişneli turtalı murtalı kokuları.
 kocam duştan her çıktığında adamı yemek istiyorum.
kendimi de öyle... hatta duştayken tüm jeli yemek istiyorum.
sanırım beyim de aynısını düşünüyor ki dün bana "sen turta yapabilir misin?" diye sordu.
ben ne anlarım turtadan. sizin yüzünüzden adamın canı turta çekti. 
şimdi güzel bir turta yapmak zorundayım. tarif arıyorum harıl harıl.başıma iş açtınız!
hıh!

hamur işlerinin katili pratik tariflerin hastasıyım
varsa denenmiş güzel tarifi olan beri gelsin!


26 Kasım 2011 Cumartesi

19 Kasım 2011 Cumartesi

gerçek göksuk kafası!

selam takipçi! aldığım maillere göre bazı konulara açıklık getirmek isterim^^
bana en çok yayınladığım illüstrasyonları başka bir yerde kullanmalarına izin verip vermediğim soruluyor.
evet. ben buraya koyduğum her illüstrasyonu kullanmanıza izin veriyorum. (ki bundan mutlu da oluyorum.) zaten buraya koyduysam her şeyi göze almışımdır. hatta direk çizimimi alıp altına kendi adını yazan tipler bile biliyorum. benim için hiiiç dert değil inan. (tamamen kendi kişiliğinle alakalı, yakıştırıyorsan, yediriyosan yap. benim için no problemo)
ve işte göksu' nun gerçek kafası^^

15 Kasım 2011 Salı

bir soru!

göksuk kafası sizce ne yapacak?



cevap:
kafasında bere, üzerinde eski tişört, ameliyat eldiveni geçirilmiş elinde bir maşa
ile bir insan yapsa yapsa balık yapar^^ balık iyidir hoştur candır da o kokusu yok mu?
sofraya o kokuyla oturmaktan hiiiç haz etmem. bu buluşum(aman ne buluş. çok zekisin canım) sayesinde üzerime sinmiş balık kokusu olmadan rahatça yiyip içebiliyorum^^
ayrıca o balığa dokunan ellerin kokusu üç gün çıkmaz! bööğ



14 Kasım 2011 Pazartesi

agresifim kompleksliyim farenjitim!

buralardan uzak olduğum günlerde öyle eğlendim öyle güzel günler geçirdim ki... diye başlamak ve sonsuz tane post yapmak isterdim lakin günlerdir hatta haftalardır yataktan başımı kaldıramadığım için bu pek mümün olmadı tabi. 
 
o nasıl bir hastalıktır kardeşim. tam geçti diyorum çılgın hayatıma devam ediyorum hoop yine boğazlar şiş başa geri dönüyoruz:( şu güzelim bayram tatili zehir oldu resmen. 
neyse konumuz o değil 
konumuz: "iyi olacak hastanın doktor ayağına gelirmiş!"
güzide blogum sayesinde çok güzel insanlar tanıdım ve tanımaya devam ediyorum:) yine bu sayede tanıştığım valkiciim den bahsediciim. ne zaman bir yerlde bir problemden bahsetsem elinde reçetesiyle yardımıma koşuyor sanal dr. valki hello kitty^^ feysbukum da hastayım ulen diye bağırındığım zamanda yine sağolsun koştu geldi valkicim. şikayetlerimi dinleyip teşhis koydu ve reçeteseni yazdı:) e böyle bir ilgiye ben de tepkisiz kalamazdım. ben de ona burdan süprüüz yapıyım istedim. 
ve karşınız da 
sanal dr. valki hello kitty...
valki de kim? diyorsanız hemen tıkınız efem tık tık

1 Kasım 2011 Salı

sıkıntılı!


ne yediğinden içtiğinden keyif alırsın ne gezdiğin gördüğünden
eğleniyor olmak gülüyor olmak bile suçlu hissettirir ya ölyle işte...

bir de daha ne saçmalıklar ne haksızlıklar ne hastalıklı beyinler var! 
bir şeyler yazıcaktım daha düşünürken tiksindim.
neyse bu da böyle olsun
daha neler görücez bakalım...

3 Ekim 2011 Pazartesi

4.yıla girdik biz!

bugün evliliğimizin 4. yılına girmiş bulunmaktayız sayın takipçilerim!
3 yıl ne kadar da çabuk geçti şaşırıyorum. tam 3 yıl önce bugün şu saatlerde elimde sümüklü mendilimle gelin makyajı yaptırıyordum. mendil duygulandığım için değil hayvan gibi grip olduğum için^^ 
düğün günü ilk iş  kuaföre koşmam gerekirken hastanelere koşmuştuk anacuğumla.
kıpkırmızı burnumu makyöz kapatıyor ben sildikçe arkadan kırmızı burun geri çıkıyordu. kafamı zor taşıyordum. dırın dırın... neyseki imzaları attık sonrasında ne hastalık kaldı ne bişiy. dans pistlerine tiksinerek bakan ben akşamki eğlence de hiiiç oturmadan tek başıma kalıncaya kadar zıp zıp zıpladım durdum.
kimseye evlilik hakkında nasihat verecek durumda değilim yani daha 3 yılcık bitti belki ama inandığım bir tek bir şey var; mutlu bir evlilik için gereken tek şey aşk! eğer o yoksa katlanabilirliğin çok az oluyor. anlaşamadığın konularda tahamülün olmuyor. ama aşk varsa ölümüne kavga da etmiş olsan bir dokunuş bile sinirini alıp götürüyor. 
bizim mesela aynı fikirde olduğumuz konular yok bile nerdeyse^^ çok zıt karakterleriz. zevklerimiz hep farkıdır. mesela gördüğünüz gibi ben çok romantik! bir kişilik olarak çizim yaptım onun için. buraya aşk hakkında yazı bile yazıyorum oha! ama koca için romantizim ne ifade ediyor çok merak ediyorum. hayatımda gördüğüm en odun insan. daha bu sabah ona msn de "seni seviyorum" yazdım bana "noldu?" dedi.:) ahah cevaba gel! noldusu mu var be. seviyorum demişim işte.
geçenlerde arkadaşlarla konuşuyoruz aramızda romantikliklerden falan... anlatıyor herkes nasıl evlenme taklifi aldığını. malum evlenme taklifi ediliyor sonuçta olayın kendisi romantik. lakin ben almadım bile evlenme teklifi! ben nişanlanma teklifi aldım sadece... o da sayılır mı bilmem. nasılı da şöyle...
bizim her zaman gittiğimiz sokak barımız vardı. (bakkaldan şarabını alır gidersin bir bankta içersin o yani bar dediğimiz) yine orda bir gün içiyoruz  böyle. dedi ki "ya tatile gidelim" aa dedim ben de "ne güzel olur" sonra anneme söyledim biz tatile gidicez bik bik... o da dedi ki "e gidin de baban izin vermez öyle başbaşa. hadi nişanlı mişanlı olsanız neyse" ben de öf pöf yaptım biraz bozuldum ama hiç aklımdan geçmiyo daha nişan evlilik vs. sadece tatil aklımızdaki. birlikte daha lafını bile etmemişiz o işlerin. neyse ertesi gün oldu... biz yine barımızda oturuyoruz (votka içiyoduk ama bu sefer) dedi "noldu tatil" dedim "annem nişanlı mişanlı olsanız neyse de şimdi baban izin vermez dedi" sonra bir yandan içkisini tazelerken bir yandan da "ee nişanlanalım o zaman" dedi. bir ay sonra parmaklarımızda nişan yüzüğü sahilde güneşleniyoruz...
hacı şimdi bu adam ya nişanın sonunun evlilik olduğunu bilmiyordu saf saf atladı ya da biliyordu, hep evlenesi vardı da illa bir öküzlük yapmalıyım çaktırmadan kasmadan diye uygun zaman kolladı ve yaplabilecek en odun evlenme teklifini yaptı. pardon işte ne teklifiyse artık o.
nasıl olduysa oldu ama iyi ki oldu!
iyi ki evlenmişim seninle canım kocacım seni çok seviyorum ben...
çok uzun posta oldu. kaçıyım ben^^



30 Eylül 2011 Cuma

by cansu nevarsa!


benim güzel, yetenekli, akıllı, becerikli ve canım kardeşim video montaj işine el atmış. japonya gezisinden  görüntülerle de ilk montajını yapmış! ben çok beğendim. sen ne dersin?

...
bir de adını yazınca bu videoyu da buldum yeri gelmişken onu da paylaşıyım istedim^^
kardeş postu olsun bu da...

not: evet! nevarsa soyadımız:)) ve elbette komik bir hikayeye sahip...
bir ara anlatıcam onu da^^

29 Eylül 2011 Perşembe

çığlık!

bazen öyle bunalıyorum öyle bunalıyorum ki böyle çığlıklar atarak koşarak kaçmak istiyorum burdan. (niye çığlıklar atarak bilmiyorum ama)
aslında işimi çok seviyorum öyle böyle değil çok fazla seviyorum ama... puff neyse zaten bu geyiği daha önce de yapmıştım. yine delirdim kendi kendime... bişiyler yapmam lazım hep aynı şeylerden çoğh sıkıldım olum. her gün işe gelmekten... şu masada oturmaktan... sabahın köründe kalkmaktan...
 uff yarın iş var diyip akşamları erken bitirmekten... zayıflamaya çalışmaktan... arkadaşlarıma vakit ayıramamaktan... sürekli sızlanıp durmaktan... ondan bundan... 
neyse öyle işte...

bak bi de bu var!
ne datlı di mi? 
(bak zaten depresyon başlangıcı gibiyim beğenmediysen de beğenmiş gibi yap! üzme garibi)
sanki zibilyon tane işim yokmuş gibi bi de kolaj yapıyorum bu ara böyle kendi kendime
...

yok arada güzel şeyler de var ama o sonra
yeni projeler var bakalım^^
neyse ben şimdi dışımdan sakin görünüp içimden çığlıklar attığım masamdaki rutinime geri dönüyorum
sıkılmalarımla bunalttığım sayın okuyucum

19 Eylül 2011 Pazartesi

34 :)

benim bikini giyebilmek için girdiğim bir rejim vardı hani... 
denizi gördüğüm anda bozmuştum lakin buna rağmen işe yaradı ve 
kendime 34 beden bir kot aldım. 
tekrar ediyorum "34 beden" benim için hayal gibiydi onun içine girebilmek. 
tamam kalıbı biraz büyük olabilir ve
henüz içindeyken oturamıyo da olabilirim ama olsun 
(belki bir kokteyle falan giderken giyerim hem^^) 34 yazıyo bedende 
bu benim için büyük bir gaz oldu. artık içtiğime edemesem de yediğime dikkat edicem.

diyeti merak edenlere: tek yaptığım porsiyonlarımı küçültmek ve akşam sadece salata yemek oldu. 
bir de şeker ve cips ile yollarımızı tamamen ayırdık.

13 Eylül 2011 Salı

ankaralı blogcular!


heyy ankaralı bloggerlar!
eğlenceli bir grup dinlemek isterseniz cumartesi park caddesi PubLic' te buluşalım derim^^

8 Eylül 2011 Perşembe

başlık


her sabah burdan kalkıp işe geliyorsam çok fedakarım bence...

26 Ağustos 2011 Cuma

evren sesimi duydu a dostar!
























ihihi^^ mektubum işe yaradı ve evren bayramda tekrar tatile gidebilmem için harekete geçti! hem de yanımıza iki güzel dost verdi:) yani masaj olayını şimdiden bilemem ama pazar günü antalya, pazartesi de olimpos koylarında şemsiyeli içkimle şu yukarıda gördüğünüz danstan yapıyor olucam:) (kara kitap lakaplı evren; evet şemsiyemi yanımda götürücem)

bir de üzerimdeki emre' nin pantolonu... bunun için ne hissetsem bilemedim:/ bir yanım "kocanla aynı beden olmanız rezalet! bir gr vermemişsin! bunalıma gir yine" diyor. bir yanım da "ooo bir sürü pantolonun daha oldu! löy löy " diye seviniyor...

herkese iyi bayramlar diler... kaçarım^^

24 Ağustos 2011 Çarşamba

evrene mesaj!

sevgili evren;

bu sana ilk mektubum. bu nedenle beni üzmeyeceğini hevesimi kursağımda bırakmayacağını tahmin ediyorum. benim için yapacağın çalışmayı daha ayrıntılı anlayabilmen için itinayla durumu görselleştirdim.


















not: belki illüstrasyonda tam olarak anlaşılmıyor ama ben elimdeki şemsiye ile süslenmiş kokteylimi yudumlarken sevgili sevgilim de omuzlarıma masaj yapmakta! (masaj kısmı çok önemli gözden kaçmasın;) ve bir de farkındaysan etrafta benden daha zayıf ve seksi hiç kimse yok!

sevgiler... saygılar...
göksu karaca

bir de dedim ki...















son zamanlardaki halimi de koyarsam evren kime yardım etmesi gerektiğini daha iyi anlar!

23 Ağustos 2011 Salı

benim de başka yeteneklerim var!












bir önceki postumda başarılı olamadığım bazı mevzulardan bahsetmiş sonunda da kızım anladığın ne var? diye kendime soru sormuştum. düşündüm taşındım başarılı olduğum bir konu buldum "alışveriş!" mihihi^^
ben öyle o avm senin bu avm benim gezmeyi seven biri hiç değilimdir. son zamanlarda çoğalan internet üzerinden alışveriş siteleri sayesinde oturduğum yerden alışveriş yapmanın keyfini sürmekte, kargocu beklemenin de heyecanını yaşamaktayım...
ancak son zamanlarda bu sitelerin sayısı arttığından hepsine yetişemez olmuştum. yeni keşfettiğim bir site sayesinde bu sorun da ortadan kaktı ve şehir fırsatları dahil nerde ne var hepsini bir site de görebilliyorum:)) site linki budur>> indirimlr herkese keyifli alışverişler^^

16 Ağustos 2011 Salı

saç-makas-kuaför-göksuk ilişkisi

ben oldum olası kuaförlerden nefret ederim. yok tam öyle demiyim kuaför kişilere karşı değil kuaför salonuna karşıyım. yani oraya gitmek bana büyük büyük bir işkence gibi gelir. orada oturmak... oturmak... oturmak... düşüncesi bile sinirimi bozar. haliyle liseden beri kendi saçımı kendim keser kendim boyarım (köklü bir değişiklik değilse eğer).



















bunca yıldır bu işleri kendim hallediyor olmama rağmen herhangi bir ustalaşma görüldü mü? derseniz "asla!" derim. hala bütün beceriksizliğimle kesiyorum saçımı. daha dün artık gözümün önünü tamamen kapatan kahküllerime bir el atayım dedim...

ve işte sonuç...


















böyle saç mı olur lan!

şimdi hepsini en kısa olanların hizzasında kesmeye çalışsam biliyorum ondan daha da kısa bir boyuta gelecekler, diğerlerini de ona uydurmaya çalışsam kahkülü komple kazımak durumunda kalacağım. o yüzden taa ki bir kuaföre gitmeye kendimi hazır hissedene kadar bu saçma saç modeliyle huzurlarınızda olacağım...

şimdi kendi kendime düşündüm de
kızım göksu;
saç kesmeyi beceremezsin, boyama desen o da bi şeye benzemiyor, e makyajdan anlamadığını da daha önce beyan etmiştin, oje süremediğini de çok iyi biliyoruz... bana anladığın kadınsal bir iş söyle! bir de ne diye hala kendin yapmaya kalkarsın bilmem ki...

9 Ağustos 2011 Salı

4 Ağustos 2011 Perşembe

miriba!



















burası en son bunalımda kalmış. yok canım artık çıktım^^
tatile gittim kendime geldim ve işimin başına döndüm
ve de en sevdiğim çiçek kaktüstür!
bir de güneş yüzünden yüzümdeki çillerim tavan yaptı:( nasıl yok olurlar? duyan, bilen var mı acaba??? O.o

11 Temmuz 2011 Pazartesi

dıt dııııt!..



















aradığınız bloggera şu anda bunalımda olduğundan dolayı ulaşılamıyor... bunalımdan çıkınca lütfen tekrar gelin^^

bip sesinden sonra mesajınızı bırakabilirsiniz... (ssdesignbutik sevgiler) belli mi olur belki bunalımdaki göksu ya bi faydası olur...

BİİİP...!

röportajım!





















evos angels temmuz sayısı için eba design butiğin tasarımcısı esra ile bir röportaj yaptık^^ okumak isterseniz buraya buyrun:))



















esracım tekrardan teşekkürler^^

6 Temmuz 2011 Çarşamba

biyolojik saatim tatil diyor!



















izin zamanım yaklaştıkça tatilden başka bir şey düşünemez oldum. bu arada girdiğim bikini rejimine son hız devam ediyorum. gözle görünür, elle tutulur boyuttaki değişimden pek mesudum^^ kilo olarak bilmem ama aşağıya baktığımda tek gördüğüm koca bir göbek olmuyor artık:))) hayatta bırakamam dediğim şekeri bile hayatımdan tamamen çıkardım. bir tek göbek yapmaya birebir biraya dayanamıyorum. içip içip pişman oluyorum:( ama kesin kararlıyım o göbek gitçek!

bir de makyaj sorunumla ilgili sizden gelen tavsiyere uydum vee mac ile tanıştım^^ bu hatun milleti boşuna o kadar para vermiyormuş onu gördüm. mac eyeliner kullanıyorum ve hiiç akmıyor ya da pul pul dökülmüyor^^ aynı dertten muzdarip bayanlara tavsiye edilir...
ÇOK TEŞEKKÜRLER!!!

28 Haziran 2011 Salı

makyaj işleri!














hiiç anlamam şu makyaj işlerinden. ama makyajsız halime ben bile katlanamazken sabah sabah o korkunç suratımı görmek zorunda olan insancıkları ürkütmemek için mutlaka gözüme iki kalem bi rimel sürerim. sürerim de nedendir bilinmez akşam aynaya baktığımdaki manzara aynen şu yukardaki gibi olur. amacının tamamen tersine bir durum^^ yahu bu neden olur? ben de her insan gibi kalemi alır gözüme sürerim. kiminin makyajı her daim taptaze dururken benimki neden hep gözümün altına akar?

not: hala açım ama görünüş itibariyle bir gr bile verdiğimi düşünmüyorum :(

23 Haziran 2011 Perşembe

bir ağutos böceğinden halliceyim!












bir tembellik bir tembellik, ne iş yapasım var ne de herhangi bir şey. kolum kalkmıyor resmen:( acaba açlıktan olabilir mi? pinoshcum bugün simit bile yemedim yani. öğlen de sadece ve sadece salata yidim. litre litre su tükettim. yeşil çayın köpeği oldum. şimdi de suntamsı krakerlerden kemiriyorum. açlık yok! açlık yok! ...

22 Haziran 2011 Çarşamba

yemek! yemek!


















yukarıdaki tabloda günlük yeme alışkanlıklarımı görmektesiniz. üçüncü karede görüldüğü üzere yemediğim zamanlarda da "ne yesem?" diye düşünmekten alamıyorum kendimi.
hal böyle olunca da döt böyle oldu (...............)! dolayısıyla rejimdeyim arkadaş.

sabah yine çılgınlar gibi kahvaltımı yaptım tabi ama arada bir şey yemedim. üstelikte öğlen yemeğinde sadece çorba, yarım kaşık pilav, yarım kaşıkta yemek yedim. şu anda pişmanlığını yaşasam da baklavayı elimin tersiyle ittim. (az önce de gelen dondurmanın yüzüne bile bakmayarak geri çevirdiğimi söylemiyorum bak). yalnız şimdi ölüyorum galiba açlıktan...

21 Haziran 2011 Salı

amy winehouse



















nolcek bu amy' nin hali yahu?

20 Haziran 2011 Pazartesi

pzt neşesi!

yurdumdan giden kara bulutlarla beraber bizim üzerimizdeki bulutlarda kalkıyor bu aralar. her şey yoluna girmeye başladı gibi... mesela yaparken popomuzun çıktığı kitaplarımız sorunsuzca baskıdan gelidi:)) bir çizer için verdiği emekleri eline aldığı andan daha güzel ne olabilir? :))



















REKLAMLAR:
"çizimler formül yayınları tatil kitaplarında...^^ ben çizdim diye söylemiyorum eğlenceli kitaplar:) "

YAYIN AKIŞI:

üstelik bugün pazartesi olmasına rağmen pek neşeliyim :)) önümüzdeki aya imkansız gibi görünen tatile bile çıkıcaz:))



















"allam nolur her şey böyle güzel devam etsin! dinimiz amin..."

ve tabi bu yazıyı okuyan sana da mutlu bir hafta diyorum:)

18 Haziran 2011 Cumartesi

benim canım babam ♥

bakın ne kadar karizmatik babam var!


















yaz ayları babam görevde olduğundan yine babacımdan ayrı bir babalar günü geçiricez:( arada beni takip ettiğini biliyorum. ben de ona burdan bir süpriz yapmak istedim^^ biliyorum ki babam bizim fikirlerimize, onun hakkındaki düşüncelerimize çok değer verir:)

elbet zamanında kuşaklarımız çatıştı. birbirimize uzak kaldığımız birbirimizi anlayamadığımız dönemler yaşadık. mesela ben ergen göksu triplerindeyken... aman tanrım... tam bir kaçık gibi görünüyordum. bol olsun diye annemin pantolonlarını giyer, ne kadar zincir bulursam pantolonuma bileklerime boynuma takar, kendi kestiğim kısacık ve orantısız jöleli saçlarımla ortalıkta dolanırdım. e kolay değil soytarı gibi görünen bir evladının olması...
hep oturup konuşmak isterdi babam "evladım nedir derdin?" tarzı:) o zamanlar öyle duygusal ergen modu yoktu ama asi genç tripleri vardı accık^^ uygun zamanımı beklerdi babam. uysal bir anımda gelir konuşurduk uzun uzun... bu konuşmaların onu rahatlattığını söyler

bizim hafta sonu kahvaltılarımız kutsaldı^^ o kahvaltı da hekes olacak:)
biz kardeşle anlamıyoruz tabi... "yemişim kahvaltısını yea uyuycam ben" modu. o zaman derdi ki büyüyünce anlayacaksınız bunun önemini. şimdi anlamasanızda herkes sofrada olacak.
zorla uyandırılır, getirtilir, klasik müzik açılır... kahvaltıdan sonra babam sevdiği bir köşe yazarını okur bize...














bir gün babam bir simitçiyle muhabbet eder...
simitçi çocukları için yaptıklarını anlatır babama. babam o tek kollu simitçinin o simitçi kazancıyla çocukları için neler yaptığını duyunca çok etkilenir... sonra aralarında geçen konuşmayı ve nasıl etkilendiğini bize anlattı ve dedi ki "ben kötü baba mıyım? "
sen hiç kötü baba olur musun? canım babam... sen bugüne bugün beni koskoca ROBOKOP' a bile göndermiş adamsın!!! (babam bu soruyu her sorduğunda hep bu cevabı veririm. birlikte çok güleriz)

"robokop: baba dilinde rock'n coke :)) insanlık için küçük olabilir ama babam için çok büyük bir adımdı. sırtımda çadırımla döndüğümde beni balkonda bekliyordu..."

ve her başarılı babanın arkasındaki mükemmel anneyi unutmak olmaz











bu da benim canım annem ♥

SİZİ ÇOK SEVİYORUM BEE!!!

17 Haziran 2011 Cuma

yağmur altında bir goksuk! ya da içinde!




















yukarıdaki illüstrasyonda yağmur altında evine yürüyerek giden bir göksu görmektesiniz... dün ankara dev bir havuza dönüştüğünden trafiğe takılmamak için eve yürüyerek gittim.
sular altındaki ayaklarımın durumu çizimde açıkça görülebiliyor sanırım. yere bastığımda deliklerden su fışkırtıp ayağımı kaldırdığımda geri içine su doldurarak foşur foşur sulu bir yolculuk geçirdim.
bir yandan küfür ediyor bir yandan da yürüyordum ki ipod umda 10 yıl önce falan hastası olduğum bir parça çalmaya başladı^^ anında havam değişti. ben de keyfini çıkardım sulu yolculuğumun...

böyle tuhaf tuhaf şeylerle mutlu oluyorum ben işte! eğlendim ama...
parça da bu ....

guano apes / mine all mine


15 Haziran 2011 Çarşamba

çerezza + bira
























sonsuza kadar çerezza bira ikilisiyle beslenip üçlü koltuğumda fosilleşebilirim^^
(yok canım o kadar da değil! arada makarna, patates kızartması, pizza falan da yerim)

posta notu: şimdi bu illüstrasyonu gören yakınlarım "aman da göbek çok yakışmış hamilelik nasıl yakışıcak" gibi söylemlerle cips bira göbeğini bebek işine bağlayıp beni gaza getirmeye çalışacaklar! nihaha... biraz daha yiyip içiyim. sonra o sonra...

14 Haziran 2011 Salı

piyango bileti al deme bozuşuruz!






































































































































biri bacağıma ikisi kafama tam isabet!

hayır mekanda 50 -60 kişi rahat var, bizim masada da altı kişiyiz niye gidip gidip beni buldu hepsi anlamadım ki:( herkes de istisnasız "piynango al" "sayısal oyna" diyor. dostum neresi şans bunun! bildiğin şansızlık! tepeden altın ya da ne biliyim çikolata bişey yağsa biri beni bulmaz... anca bok yağıyo kafama! şu şansım ne zaman dönücek ulan benim!!!